Ergonominin gücünün farkında mıyız?

Ergonomi; insanın biyolojik, psikolojik özelliklerini göz önünde bulundurarak insan- makine-çevre uyumunun doğal ve teknolojik kurallarını araştıran ve geliştiren bir bilimdir. Ergonomi, aslında “iş yasası” anlamına gelen Yunanca bir sözcüktür.

Tarih içindeki gelişmelere bakacak olursak, MÖ 400 yıllarında Hipokrat, daha sonra Rönesans’ın önde gelen temsilcisi Leonardo da Vinci ve Alfons Giovanni Borelli’nin derin anatomi bilgisiyle, insan vücudu ile çevresindeki araçlar arasında ahengi yansıtan belgelerine ulaşabiliyoruz. Gerçi bundan çok daha önce Antik Mısır uygarlığında firavunun oturacağı koltuğu ya da sandalyenin ergonomik kurallar çerçevesinde tasarlandığını hayretle görmekteyiz.

1800’lerde insan yaşamına makine ve elektrik gücünün girdiğini ve yavaş yavaş insanın yerini almaya başladığını görüyoruz. 1. Dünya Savaşı sonunda, ergonomi bir disiplin haline gelmeye başlıyor. 1957’de “Ergonomics” ve “Human Factors” adlı iki bilimsel yayın gündeme giriyor. 1959’da “Uluslararası Ergonomi Derneği” kuruluyor.

Ergonominin ortaya çıkış nedeni insanı makineleştirmek

Ergonomi konusundaki ilk çalışmalar, hep ekonomik nedenli olmuştur. İnsanın sanki bir makinenin temposuna ayak uyduracak şekilde daha fazla üretim yapması ve böylelikle daha çok kâr edilmesi hedeflenmiştir. Bu hedefe ulaşmak için insan özellikleri ve yetenekleri üzerinde araştırmalar yapılmış, iş sırasında yapılan tüm hareketler en ince ayrıntısına kadar incelenmiştir. Kısacası, insan bedenini tıpkı bir makine gibi görerek, onu daha çok üretim yapacak duruma getirebilmek için çalışmalar derinleştirilmiştir.

Bir süre sonra insan bedeninin kapasitesinin sınırlı olduğunun anlaşılmasıyla birlikte onu bir makine gibi görmenin yanlış olduğu fikri öne çıkmaya başlamıştır. İnsan, belli bir sürede ancak belli bir işi gerçekleştirebilir ve gücünün üstünde çalışanlarda verim azalır. Hatta bedeni daha da yorarsak kazalar ortaya çıkabilir ve sağlığımız tamamen bozulabilir. Bu fikir kabul görmeye başlayınca, ergonomik yaşam kuralları, bir takım tehlike ve kazalardan insan bedenini koruyacak bir çalışma ortamı oluşturacak şekilde düzenlenmeye başlamıştır. Hatta bunun ötesinde çalışma ortamının onu mutlu edecek bir ortama dönüştürmek hedeflenmektedir. Bu şartları sağlamak için gerekli olan her türlü araç ve gereç insan bedenine en uygun olan haliyle tasarlanır. Çalışma şartları ve çevre koşulları, insana en uygun hale getirilir. Çalışanlara kendilerini kanıtlama olanağı verilir ve kendilerini bir değer olarak görmeleri fikri aşılanır.

Ergonominin amacı nedir?

Ergonominin amacı, çalışan kişiyle, yaptığı iş arasında olabilecek en iyi uyumu sağlamak olmalıdır. Çalışma sırasında aşırı zorlanmalar yüzünden oluşabilecek yıpranmaların önlenmesi ile beraber, ortaya çıkan uyum sayesinde iş verimi yükselecektir. Bu uyumun sağlanabilmesi için öncelikle kişinin yeteneklerini en iyi kullanabileceği ve kendisini geliştirebileceği bir işin seçilmesi gerekmektedir.

Ergonomi, gerek iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili önlemlerini etkin hale getirerek iş kazılarını önlemek, gerekse iş veriminin artması üzerine olan etkileri nedeniyle giderek önem kazanmaktadır. Kişilere temel ergonomi ilkelerinin öğretilmesinin işçi sağlığı ve iş güvenliği uygulamalarına önemli katkıda bulunacağı muhakkaktır.

İnsanoğlunun iki ayak üzerinde çalışması günlük yaşamında ve iş sırasında birçok değişik durumda görevini yapmak zorunda olması postür ve iskelet sistemi üzerinde önemli streslerin doğmasına neden olur. Birçok meslekte aşırı zorlanma olması, aşırı kullanmaya bağlı birtakım sorunların ortaya çıkmasına neden olur. Bir çiftçinin sebze toplarken eğik durumda olması, doğrulduğunda belinde ortaya çıkan ağrı artık bir kaza değildir. Kazanın temel tanımı travma, ölüm ve maddi hasara yol açan; beklenmeyen, ani ve belirgin olayları tanımlamak için kullanılır. Sürekli et doğrayan birisinin ellerindeki karıncalanma, uyuşma gibi sorunlar; bir hemşirenin hastasını yataktan tekerlekli sandalyeye oturturken ortaya çıkan kas iskelet sistemi sorunları kaza olarak tanımlanmaz. Bunlar düzenli ve önceden bilinen iş gereksinimlerinin yerine getirilmesi sırasında ortaya çıkan aşını zorlanma ve aşırı kullanmaya bağlı sorunlardır. Ergonominin bu gibi konularla ilgilenmesi sonucu dolaylı olarak kazaların oluşumuna da azaltıcı katkı yapmaktadır.

Ergonominin konusu iş ve onun insani ilişkileridir. Yapılan iş ve bu işi yapan arasındaki tüm ilişkiler kadar, bu ilişkileri etkileyen çevresel etmenler de göz ardı edilmemelidir. Ergonominin başlıca amaçları şöyle sıralanabilir:

  1. İnsanlar tarafından kullanılan araç – gereç ve düzeneklerin kullanım etkinliğinin arttırılması
  2. Günlük hayatta karşılaşılan, insan kullanımına ve etkileşimine açık olan her şeyin insana uygun tasarımının sağlanmasıyla:
    • a. insan performansının artması
    • b. insan güvenliğinin sağlanması
    • c. insan sağlığının korunması ve iyileştirilmesi
    • d. insan mutluluğunun ve doyumun sağlanması amaçlanmıştır.

Ergonomi hangi bilimlerle ilişkilidir?

Ergonominin etkileştiği başlıca bilimler arasında anatomi, fizyoloji ve psikolojiyi sayabiliriz. Anatominin iki ana dalı antropometri ve biyomekanik, ergonominin gelişmesinde en önemli katkıyı sağlarlar. İş ortamının düzenlenmesinde, oturma araç – gerecinin ve düzeneğinin tasarım ve üretiminde, çalışma postürü, araç – gereç tasarımında antropolojinin insanlarla ilgili olarak sağladığı standart ölçüm sonuçlarından yararlanılır.

Antropometri: standart bazı noktaların esas alınmasıyla insan vücudunun ölçümlerini yapan bir bilim dalıdır. Vücut büyüklüğünün ölçümü ve istatistiksel değerlendirmesini yapmayı esas edinir. Çok sayıda insanda yapılan antropometrik ölçümler, bir ülkede konfeksiyon, mobilya, araç gereç ve makine tasarımcıları için temel verileri oluşturmaktadır.

Biyomekanik: anatomik yapıların, ortam koşulları ile etkileşimini esas alır. Burada söz konusu olan özellikle kas ve iskelet sistemini meydana getiren anatomik yapılardır. Kassal iş, fiziksel egzersiz ve kullanan kişi ile kullandığı araç – gereç ve avadanlığın etkileşimi biyomekaniğin konuları arasındadır. İş biyomekaniği özellikle mekanik strese yanıt açısından insan dokusunun mekanik özellikleri ile ilgilenmektedir. Özellikle bel ve üst ekstremitelerde aşırı yük ve zorlanmaya bağlı sorunların önlenmesi temel amaçlarından birisidir.

Fizyoloji: yaşamsal olayları ve bunların oluşumundaki biyolojik mekanizmaları inceleyen fizyoloji biliminin alt dalları iş ve çevre fizyolojisidir. İş ve egzersiz sırasında enerji sağlanmasıyla ilgili mekanizmaları iş fizyolojisi inceler. Çevre fizyolojisi ise fiziksel öğelerin insan üzerindeki etkilerini konu edinir. Bunlar arasında; başta aydınlanma olmak üzere gürültü ve ortam ısısını sayabiliriz. İş fizyolojisi; bir iş yapılırken o işin, metabolik gereksinimlerine kardiyovasküler, pulmoner uyum ve iskelet kasının cevabını kapsar. Yorgunluğun önlenmesi ise iş fizyolojisinin temel konularındandır.

Psikoloji: Ergonominin dayandığı diğer bir ana bilim dalı psikolojidir. Meslek seçimi ve meslek eğitimi, meslek doyumu, bireysel farklılıklar, iş psikolojisinin ana ilgi alanları arasındadır. Yaşam kalitesi, insanın bedensel ruhsal ve sosyal bakımdan tam bir iyilik halinde olmasını sağlamaya yönelik bütün uygulamalarda vazgeçilmez bir öğedir. İş başarabilme yeteneği, karar verme, beceri kazanma, bilgilerin yorumlanması ve değerlendirilmesi, yorgunluk, çalışma temposunun yarattığı stres, zihinsel yorgunluk, çalışma düzeninin yarattığı etkiler, yaş – performans ilişkisi ve performansı etkileyen diğer öğeler de psikoloji biliminin çerçevesinde incelenen diğer konulardır.

Ergonominin uygulanma alanları nelerdir?

Ergonomi aslında hayatımızın içindeki her alanla ilgilidir. Evimizdeki klozetten yattığımız yatak ve yastığa kadar her şeyin ergonomik olması hedeflenmelidir. İnsanların bulunduğu yerleri çalışma hayatından başlayarak sıralayacak olursak;

  • Ofis alanları
  • Endüstriyel işyerleri
  • Tarım işletmeleri
  • Taşıt araçları
  • Okullar
  • Oteller
  • Hastaneler
  • Evler

Ergonomi uygulamaları, işyerinde işçi için sağlık ve kazanç sağladığı unutulmamalıdır. Ancak ergonominin sadece bu kazançlar adına hizmet vermediği de bilinmelidir. Günlük yaşamda ergonomi konusunda ilginç örnekler vermek mümkündür.

Örneğin, bir uçağa bindiğinizi düşünün. Dizleriniz, ön koltukla aradaki boşlukta sıkıştı kaldı. Fakat aynı uçakta küçücük bir alanda tuvaletin yerleştirildiğini görüp, hayretler içinde kalabilirsiniz. Bir umumi tuvalete gittiniz. Klozet o kadar yüksek ve yanlış konumlandırılmış ki… Sadece belinizin ağrımasıyla kalmadınız, sıçrayan sular ve erişemediğiniz kağıtlık vs. nedeniyle hijyen adına bir haykırmayla kendinizi oradan dışarı zor atarsınız.

Mutfakta tezgâh boyunun alçak, dolapların ulaşılması zor bir yerde, merdiven basamaklarının birbirinden faklı yükseklikte olması insanı daha çabuk yoracaktır.

Bir arabanın koltuğu rahat değil, direksiyon batacakmış gibi duruyor ve yağ çubuğuna erişmek zor ise çok rahatsız olunacağı muhakkaktır.

Belki de çok pahalı bir gözlüğün sürekli burun üzerine düşüp kulakları acıtması ya da ayakları rahat ettirmeyen bir ayakkabı hayatı zindan edebilir.

Bileği ağrıtan bilgisayar klavyesi, tuşların küçüklüğünden dolayı zor kullanılan bir cep telefonu gibi örnekleri çoğaltmak mümkündür.

Bulunduğunuz ülkenin vücut yapıları o kadar farklı olabilir ki Amerikan standartlarında tasarlanmış harika bir klozet, Türk insanının kâbusu olabilir.

Etrafımızda birçok insan sol elle yazıyor. Solak bir insan makastan tutun birçok alet kullanmakta zorlanır. En azından alışana kadar. Gelişmiş bazı ülkelerde sadece solaklar için ergonomik ürünler satan yerlerin de olduğu unutulmamalıdır.

Gördüğünüz gibi ergonomi, çok ama çok büyük bir alan. Üretilen herhangi bir ürün insana uygun mu? İnsan sağlığını destekliyor ve hayatı kolaylaştırıyor mu? Son 20 yılın tek hedefi artık bu. Bu nedenle bazı alanlarda belli gruplar için yaşam kolaylaştıracak bir dizi tasarım üzerinde çalışılıyor ve devamlı olarak da geliştiriliyor. Bu gruplar arasında en çok göze çarpanlar ise yaşlılar ve engelliler.

O halde ergonomi dediğimiz zaman, bazen insandan insana değişmekle beraber, hemen herkeste olan ortak beklentileri karşılayan büyük bir tasarım kanunun varlığından bahsediyoruz demektir. Makineler, endüstriyel tasarımlar, kısaca tüm insan yapımı ürünlerin, insanla olan uyumlu olup olmadığının denetlenmesi gerekir. Ancak bu uyum arttığı takdirde, tüketim ürünleri daha kaliteli olacaktır.

Uyumu geliştirmek amacıyla çok çeşitli tasarımlar başlatılmıştır. Fırına koyarken el yakmayan tepsi, bıçaklarda eli yormayacak şekilde ağırlık dengesi, su dökerken etrafa sıçratmayacak çaydanlık, katlandığında otomobil bagajında yer kaplamayacak bebek puseti, uzun süreli kullanımda bedende sıkıntı yaratmayacak bir müzik aleti, içine su almayan, üşütmeyen, bir yandan da hava alacak antibakteriyel nitelikteki bir ayakkabı üzerine derinlemesine çalışma yapılmasını doğal karşılamak gerekir.

Ofis çalışanları için ergonomi nasıl olmalı?

Ofisler; daha çok yönetsel, planlama ve kayıt işlerinin yapıldığı yerlere verilen isimdir. Ofislerde önceleri daktilo kullanılırken, daha sonraları bunun yerini bilgisayarlar almıştır. Bu uzun süreli kullanımlar beraberinde birçok sağlık sorunlarını getirmiştir. Bunların temelini tekrarlı hareketler ve uzun süre hareketsiz kalan ekstremiteler oluşturmaktadır.

Bilgisayar başında yazı yazan, veri girişi, analizi yapan bir ofis çalışanı; parmakları, el bileği ve dirseklerinde tekrarlı hareketlerin olumsuz etkilerini hissedecektir. Aynı zamanda boyun ve belde uzun süre hareketsiz kalmanın getirdiği sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalacaktır. Ofis çalışanlarının karşılaşabileceği sorunlar elbette sadece bilgisayar başı çalışma ile kısıtlı değildir. Ofiste kısıtlı da olsa ağır yük kaldırma, dosya taşıma ve tasnifi gibi işlerde uygun olmayan postürde çalışmanın getirdiği fiziksel sorunlar da görülebilir. Bunların yanında bilgisayarlı yaşam ve çalışma koşulları, kas gerilme ve zedelenmelerinden öte mental streslere de neden olabilmektedir.

Birikimsel Travma Bozuklukları

Ofiste rastlanan kas ve iskelet sistemi sorunları genellikle birikimsel travma bozuklukları olarak adlandırılmaktadır. Bu zedelenmelerin başında tendinitler, bel ağrıları ve karpal tünel sendromu gelmektedir. Ofislerde görülen sağlık sorunlarını en aza indirmeyi hedefleyen bazı ergonomik iyileştirmeler yapılmalıdır. Ofis şartlarında yoğun çalışma temposu içinde birçok kişi bazı fiziksel ve psikolojik stres altındadır. Peki, kimler risk altında?

  • Bilgisayar kullanıcıları
  • Plan, proje çizenler
  • Bilgisayar programcıları ve devamlı veri girişi yapanlar
  • Büro cihazları (özellikle fotokopi makinası) kullananlar
  • Sekreterler

Bu örnekler çoğaltılabilir. Devamlı bir masa karşısında ergonomi yoksunu bir sandalyede oturmak zorunda kalan bir büro çalışanın akşama kadar bel ve boyun omurgalarında, göz kaslarında çeşitli sorunların ortaya çıkması işten bile değildir.

Ofis çalışanlarında kötü ergonomiye bağlı hangi sorunlar görülür?

Ofiste kötü ergonomik koşullar sonucu ortaya çıkan sağlık sorunları ve bu sorunların nedenlerini söyle sıralayabiliriz:

Parmak ve Bilekte Tendinit: Klavye ve buton kullanımı gibi tekrarlayan hareketlerin yapılması

Kontak Stresi: El bileği ve önkolun, çalışma yüzeyi veya klavye kenarı ile daimi teması

Karpal Tünel Sendromu: Bileğin anatomik olmayan pozisyonda tekrarlayan hareketlerde bulunulması

Bel Ağrısı: Olumsuz pozisyonda ağır kaldırmalar, zorlayıcı hareketler. Ayrıca daha çok kazanma arzusuyla sürekli çalışma

Boyun ve Omuz Zedelenmeleri: Monitörün gereğinden aşağıda olması, bifokal gözlük- lens kullanımı gibi durumlarda baş ve boynun önde eğik pozisyonda oluşu, omurgayı aşırı zorlayacak hareketlerin yapılması

Vücutta Dolaşım Sorunları: Fare, monitör ve telefon kullanımı gibi durağan çalışma koşulları

Ergonomik bir sandalye nasıl olmalı?

Ofiste oturma yerinin ergonomik olması, yani çalışana uygun olarak ayarlanması ofis ergonomisinin temelidir. Çalışan da ergonomik sandalyeyi kullanma konusunda bilgilendirilmelidir. Ergonomik sandalyelerin aşağıdaki özelliklere sahip olması gereklidir:

  • Sandalye, bel desteği olan ve hem yukarı – aşağı hem de öne – arkaya doğru ayarlanabilen bir arkalığa sahip olmalıdır.
  • Sandalye arkalığı, hem sırtın aşağı kısmını hem de omuzları desteklemeli ve kişinin eğilmeden, dik olarak rahat bir şekilde oturmasına olanak sağlamalıdır.
  • Kullanıcının boyuna uygun olabilmesi için sandalye yüksekliği yere göre ayarlanabilir olmalıdır.
  • Koltuğun oturma yeri, eğim mekanizmasına sahip olmalıdır. Eğim hareketi, ağırlığı kalçalarınızdan bacaklarınıza aktarır, normal sırt eğimini destekler ve omurganın alt bölümündeki disklerin üzerine binen yükü azaltır.
  • Sandalyenin oturma yeri ve arkalığı, döşenmiş ve nefes alabilen bir kumaşla kaplanmış olmalıdır.
  • Sandalye kolçaklarının sandalyenin oturma yerine göre ayarlanabilir olması gerekir.
  • Kullanıcının gövdesinin alt kısmının genişliğine göre ayarlamak için ofis sandalyelerinin kolçakları içeri ve dışarı doğru ayarlanabilme özelliğine sahip olmalıdır. Bu ayarlamaların sandalyenin oturma yerinden bağımsız olması gereklidir.
  • Oturma yüksekliğinde kolların mümkün olduğu kadar az gergin ve yatay olması sağlanmalıdır.
  • Baldırın iç yüzeyine gelen basıncı azaltmak için de ayakların zemine veya ayak altlığına yeterince oturmasına dikkat edilmelidir.
  • Dik oturma, omurgaya yaklaşık % 25 daha az yük binmesini sağlar ve birçok sırt problemini önler. Bu sebeple personele doğru oturma pozisyonun önemi aşılanmalıdır.
  • Çalışma esnasında ayaklar ve bacaklar için yeterli hareket alanı bulunmalı ve çalışma yüzeyi yansıtma katsayısı % 30 – 50 olmalıdır.
  • Çalışma masası sabit ise alt kenarının yerden yüksekliği 680 mm, ayarlanabilir ise 640-740 mm arasında olmalıdır.
  • Bilgisayarla çalışmada bakış yönü belge – ekran – masa arasında sürekli değiştiğinden, oturma yeri olarak eksenden dönebilen, yüksekliği ayarlanabilir, kolçaklı ve devrilmeye karşı güvenli 5 tekerlekli sandalyeler kullanılmalıdır.

Bilgisayarla ergonomik çalışma nasıl olmalı?

Bilgisayar başında uzun saatler geçirirken vücudunuzu destekleyen ergonomik bir düzen oluşturmak, hem sağlığınız hem de verimliliğiniz için kritik öneme sahiptir. Doğru bilgisayar kullanımı şöyle olmalıdır:

  • Klavye ortasının yerden yüksekliği 710-740 mm olmalıdır.
  • Aralıklarla eller dinlendirilmelidir.
  • Bilgisayar ekranının görüntü kalitesi, göz sağlığı açısından çok önemlidir. Ekrandaki yazı karakterlerinin büyüklüğü 2.6 mm’nin altına düşmemeli, ekran tozlu kalmamalı ve görüntüde titreşim olmamalıdır.
  • Ekrana bakış uzaklığı 50-70 cm arasında olmalıdır.
  • Işık yansımasını minimuma indirebilmek amacıyla ekranlar mümkünse pencerelere 90° dik olacak şekilde yerleştirilmelidir.
  • Ekranlarda siyah fon kullanmak, personelde koyu bir tünele giriş etkisi yapabilir ve aydınlık ortamda göz kamaşma etkisini arttırabilir.
  • Ekranın üst kenarı göz hizasında veya az aşağısında olmalı.
  • Personel, çalışırken başının eğmek veya geriye atmak eğiliminde olmamalıdır. Bu durum, boyun bölgesine uzun süreli statik yük getireceği için rahatsızlıklara yol açılabilir.
  • Monitör ve klavye karşısında düz oturulmalı ve zaman zaman postür düzeltilmelidir.
  • Uzun süreli klavye kullanımında, kolların masa yüzeyinden aşağıda kalması ve buna bağlı olarak bileklerin sürekli masa kenarına dayalı tutulması, bilek bölgesindeki sinirlere zarar verebilmektedir.
  • Kollar, yazı yazarken yere paralel tutulmalı ve bilekler bükülmemelidir.
  • Klavyenin yüzeyi parlamamalı, rengi nötr olmalıdır.
  • Uzun süreli fare, kullanımı avuç içi, parmak ve bilek sinirlerini zedeleyebilmektedir. Bu yüzden kullanım minimuma indirilmeli, işlemler mümkün olduğunca klavye ile yapılmalıdır.
  • Özellikle veri girişi gibi materyale sürekli bakmayı gerektiren işlerde, baş hareketini minimuma indirmek amacıyla ekrana monte edilen doküman tutma aparatlarının kullanılması, performansı olumlu yönde etkiler.
  • Sağlıklı bilgisayar çalışması için ofisteki gürültü, maksimum 55-65 desibel, ortam ısısı 21 – 23 °C, nem oranı %45-55 olmalıdır.
  • Bilgisayar çalışmasında ışık üst-yanlardan 45° açıyla gelmelidir. Karşıdan gelen ışık gözleri rahatsız eder.
  • 1 saatlik çalışma sonunda 5 – 10 dakikalık, 2 saatlik çalışma sonunda 15-20 dakikalık dinlenme verilmeli, bu süre ekrandan uzakta, mümkünse dinamik hareket içeren bir şekilde değerlendirilmelidir.
  • Lekeli veya tozlu gözlük camları görüşü engellediği gibi yansımaya da yol açacağı için kullanılmalıdır.
  • Klavyede harflere basarken sorun çıkmaması için tırnaklar kısa kesilmelidir.

Ofiste hangi egzersizleri yapabilirsiniz?

Yoğun bir ofis gününde bile, basit egzersizlerle vücudunuzu rahatlatabilir ve enerji seviyenizi artırabilirsiniz. Bu hareketler, hem postürünüzü düzeltir hem de gün boyu zinde kalmanızı sağlar. Ofiste yapabileceğiniz bazı egzersizler şunlardır.

Nefes Egzersizleri: Gevşek bir pozisyonda ve ayaktayken bir el karında, diğer el göğüs üzerinde olmalı, burundan yavaşça nefes alınmalı ve bu sırada 4 saniye beklenmelidir. Daha sonra nefes yavaş yavaş verilmelidir. Hareket 10 kez tekrarlanmalıdır.

Boyun Egzersizleri: Nefes alınıp, baş yana döndürülür, sonra tekrar nefes vererek doğal pozisyona getirilir. Baş nefes alınıp, yukarı kaldırılır ve nefes vererek, çene göğse değecekmiş gibi aşağı indirilir. Baş, saat yönünde ve aksi yönde, omuzlara değecekmiş gibi döndürülür. Bu hareket sırasında normal nefes alınıp verilmeli ve her hareket 10 defa tekrarlanmalıdır.

Omuz Egzersizleri: Omuzlar, kulaklara yaklaştırır gibi yukarı kaldırılmalı, 3 saniye bu şekilde beklenmelidir. Omuzlar, kendi ekseni etrafında arkaya ve aşağı doğru, daha sonra öne ve aşağı doğru döndürülmelidir. Otururken, eller başın arkasında birleştirilmeli, bu sırada dirsekler iyice geriye alınmalı ve derin nefes alınıp 30 saniye beklenmelidir. Nefes verirken bir yandan da vücut gevşetilmelidir. Bu hareketler 10 kez tekrarlanmalıdır.

Ayak Egzersizleri: Oturma sırasında ayak bilekleri kendi ekseni etrafında çevrilmeli ve bu çevirme her yöne 25 kez tekrarlanmalıdır.

El Bileği Egzersizleri: Eller yukarı bakacak şekilde bir kol öne doğru uzatılırken, diğer elle uzatılan eldeki parmaklar geriye doğru çekilir. 30 saniye bekledikten sonra germe bitirilir ve kol gevşetilir. Ayni hareket diğer el için de yapılmalıdır. Bu hareketler 10 kez tekrarlanmalıdır.

Engelliler için ergonomiye yeterince önem veriyor muyuz?

Sokaklarda engelli insanlara pek rastlamıyoruz. Bunun nedeni bizim ülkemizde sakat sayısının az olması değil onların yaşama katılmasını sağlayacak alt yapının yeterli ve yaygın olmaması. Asansörün düğmesinden, engelli rampalarına, engelli tuvaletinden, trafik ışıklarına kadar geniş bir yelpazeye seslenen bu standartlar aslında ergonomik esaslara dayanmaktadır.

Gelişmiş ülkelerde daha çok engelli insan olduğuna aldanmayalım. Kullandıkları elektronik tekerlekli sandalyeleri, engelliler için özel tasarlanmış ergonomik araç – gereç, taşıt ve binaları görünce üzülmemek elde değil doğrusu.

Yaşlılarda ergonomi standartları neler?

Trafikte yeşil ışık yandığında yaşlı vatandaşlar karşıdan karşıya geçemiyorlar. Daha ortadayken kırmızı yanıyor ve tehlike ortaya çıkıyor. Daha hızlı yürümeleri maalesef mümkün olmadığı için bu sürenin uzatılması gerekiyor. Yüksek yapılmış birçok kaldırıma tırmanmaları imkansız. Sokaklarda oturmaları için yeterli bank yok. Minibüs ve otobüs basamaklarını çıkmak gençler için bile zor. Marketlerde alışveriş arabalan büyük ve onu itmek, döndürmek de son derece zor. Kısacası, şehir sokakları yaşlılara uygun değil. Hava bir bozar, yerler kayganlaşırsa bir yerlerini kırmaları işten bile değil.

Yaşlıların evlerinde onlara kurulmuş birçok tuzak var. Yaslı bireylerin düşmesi halinde kırık meydana gelmesi çok kolay. Üstelik kırık olduğunda yatalak olup, ölümle buluşmak da cabası. Sonuç yaşlılar için şehir hayatında birçok ergonomik tasarımların yapılması ve hayata geçirilmesi şart.

Sık Görülen İş Kazaları ve Ergonomik Çözümler

Kötü çalışma koşullarında çalışmak zorunda kalan işçiler; el, bilek, eklem, sırt ve diğer organları ilgilendiren ciddi sakatlanmalar ile karşılaşmaktadırlar.

Bu sakatlanmalar aşağıdaki nedenlerden oluşabilir:

  • Vibrasyon üreten makinelerin uzun süre kullanımı
  • Ellerin ve kasların dönmesine neden olan görev ve alet kullanımı
  • Ters yöne güç uygulamaları
  • Ellere, bileklere, sırta ve eklemlere fazla yük bindiği haller
  • Kollanın baş üzerinde çalışmaya zorlandığı durumlar
  • Belin eğilmeye zorlandığı işler
  • Ağır yüklerin itildiği veya kaldırıldığı durumlar
  • Çalışma sırasında devamlı tekrarlayan hareketlerin olması
  • Bazı hastalıkları olan kişilerin çalışma hayatında olması (gut hastalığı, artrit, fibromiyalji, kronik yorgunluk sendromu, bazı doğumsal ya da edinsel sakatlıklar)
  • Acemisi olunan işlerde çalışma
  • İşçilerin devamlı aynı yerde çalışmak zorunda bırakılması
  • Vardiyaların uzun süreli olması
  • İş ortamının huzurlu olmaması

Ergonomisi Düzeltilen Ürünler

Bazen bir ürünün; üretimden kaynaklanan öylesine kötü tasarımı vardır ki onu düzeltmek için yeni ergonomik düzeltim arayışlarında bulunmak gerekir. Çalışanlara rahatsızlık veren sıcaklık, gürültü, titreşim, elektrostatik yüklenme ve koku gibi unsurdan düzeltilmesi ergonomi prensipleri gereğidir. Sisteme eklenecek bu unsurlar tüm yapının ergonomik hale getirilmesini sağlayacaktır.

Her gün reklamlarda yeni çıkan ergonomik bir diş fırçasının ağızda normalde az uzanılan arka kısma uzanabildiği ve beraberinde diş minesine zarar vermediğini görüyoruz. Madem yeni fırça bu kadar iyi ise neden halen araştırmalar devam ediyor? Cevabı şu; hiçbiri halen ergonomik olarak kusursuz değiller. O halde daha iyilerinin bulunma çabalarını doğal karşılamak gerek.

Peki, bir spagetti hangi boyda olmalı ki, yiyen kişi boğulmadan, nefesi kesilmeden çekebilsin ve paket içinde taşınırken kırılmasın?

Bir fotoğraf makinesinde en çok kaç düğme olabilir?

Kumanda aletlerinin en uygun boyu kaç cm olmalı?

Hiçbir zaman yormayan, acıtmayan bir koltuk tasarlanabilir mi?

Yüksek verimli ve etkin hız yapan ve yormayan bisiklet tasarlanabilir mi?

Yazı, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Turgut Göksoy’un “Kas ve İskelet Sistemi Hastalıkları” adlı kitabından alınmıştır.