- Ocak 18, 2024
- Web Yayın Kurulu
- Comment: 0
- Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Sağlık Rehberi
BOYUN SORUNLARINDA TANI YÖNTEMİ
Sorunlarını doktora anlatmak ve buna çare bulmak için gelen tüm hastaların hekim tarafından sabırla dinlenmesi gerekir. Ağrı veya diğer tüm şikayetlerin sorgulanması, öz ve soy geçmişle bağlantılarının ortaya konulması gerekmektedir. Ağrının nasıl başladığı ne ile arttığı ve ne ile rahatladığı, gece gündüz ilişkisi, mevsimler
ve günlük yaşam ile ilgili tüm ayrıntılar açığa çıkarılmalıdır. Daha sonra detaylı bir muayeneye geçilir. Omurgayı önce gözle kontrol eden, sonra elle muayene eden doktor boyun hareketlerini açıölçer yardımıyla kontrol eder. Adalelerin gücünü, refleksleri sistemli bir şekilde gözden geçirir. Bu hastalıkla belirtileri benzer olabilen diğer hastalıkların gözden geçirildiği bir “ayırıcı tanı sıralaması yapıldıktan sonra en uygun tanı yöntemine karar verilir.
Bu arayışa “tanı algoritması” denir. Algoritme uygun olarak direkt röntgen grafileri, EMG, bilgisayarlı tomografi (BT) ve manyetik rezonans (MR) incelemelerinden hangisinin gerektiğine karar vermek doğrusu ustalık işidir. Şüphesiz yapılan bu tetkiklerin hastadan alınan soruşturma ipuçları ve muayene bulguları ile örtüşmesi gerekir. Yoksa hastayı dinlemeden ve muayene etmeden sadece tetkiklere bakarak tanıya varmak yanlış bir yöntemdir. Burada amaç hastanın filmini veya tahlil raporlarını değil onun hastalığını tedavi etmektir.
O halde aldığı sonuçla tanısını kesinleştiren doktorun bu kez nasıl bir tedavi yöntemi seçeceğine karar vermesi gerekir. Buna da ” tedavi algoritması” adı verilir. Tedavi seçeneklerinin öncelik sıralamasının belirlenmesi ve bunlardan hangilerinin birlikte yapılacağı konusu yine hekimliğin ustalık gösterilerinden birisini oluşturur. Tanıda atılacak adımları şöyle sıralayabiliriz.
Hastanın Sorgulanması (Anamnez)
1- Ağrı gerçekten var mı?
2- Ağrıyı başlatan neden
3- Ağrının yeri
4 Ağrının yayılması
5- Ağrının süresi
6- Ağrının şiddeti
7- Ağrının niteliği
8- Ağrının istirahat veya hareketle ilgisi
9- Hava şartları ile bağlantısı
10- Ağrıyı arttıran ve azaltan nedenler
11- Ağrının gece-gündüz-mevsim ilişkisi
12- Ağrıya eşlik eden bulgular
13- Ağrının günlük yaşam aktiviteleri üzerine etkileri
14- Ağrının kaynaklandığı doku
Boyun Ağrısının Özellikleri
Hastalarda çok farklı nedenler ağrıyı başlatabilir. Ağrıyı başlatan nedenler, sıcak – soğuk, travma veya başka bir hastalığı takiben ortaya çıkabileceği gibi boyun omurgasına tesir eden ani veya kronik düzeyde bir yanlış harekette ağrı nedeni olabilir. Yine bir enfeksiyon, yoğun stres altında kalma veya aşırı yorulma ağrıları tetikleyebilir. Bazen omurgayı zora sokan bir yolculuk, boyuna vuran bir rüzgar veya cereyanda kalma daha önce hiç ağrı görmemiş bir boyunda aniden ağrıların başlamasına yol açabilir.
Hastalarda boyunda başlayan ağrının yayıldığı bölge omurlar arasındaki sorunun nerede olduğunu bize işaret eder. Mesela, boyundan başlayıp elde başparmağa doğru yayılan bir ağrıda 5.ve 6. boyun omurları arasında bir sorun olduğunu düşünmek gerekir.
Ağrının ne kadar süreden beri devam ettiği, hastalığı değerlendirmede önem taşır. Zira her hastada ağrının süresi birbirinden farklı sürelerde olabilir. Bize göre akut ağrılar 1-29 gün, subakut olanlar1 – 6 ay, kronik ağrılar ise 6 aydan daha fazla süren ağrılardır. Yine her hastada ağrı şiddeti değişkenlik gösterebilir. Burada ağrının şiddetini derecelendirmek için 0-10 veya 0-5 arası derecelendirme yapmaktayız. Ağrılar ya devamlı aynı şiddette, ya da farklı şiddetlerde olabilir.
Hastalarda ağrıyı arttıran ve azaltan çeşitli nedenler olabilir. Bu yüzden hastanın sorgulanması sırasında ağrının hava şartları ile ilgisi, istirahat veya hareketle ilgisi, gece ortaya çıkan ağrı olup olmadığı (tümöral, damarsal, iltihap nedenli) değerlendirilmelidir. Ayrıca ağrının oturmalarda, yatış sırasında veya yürümeye karşı tepkilerinin nasıl olduğunun sorgulanması gerekmektedir. Ağrının kaynağı olan dokuları hekimin araştırması gerekir. Bunlar, iç organlar, adale, sinir dokusu, kemik, deri veya yumuşak dokulardan herhangi biri ağrının kaynaklandığı doku katmanı olabilir. Ağrının niteliği hastaların sorgulanması sırasında üzerinde durulması gereken bir husustur. Ağrılar her hastada birbirinden farklı şekilde kendini gösterebilir. Delici, inatçı, tırmalayıcı, yanarcasına (nöropati), sızlamalı (nevralji, fibromiyalji ağrısı), zonklayıcı (iltihap ağrısı), künt ağrılar (kireçlenme), gelip gidici veya karışık tip ağrılar olabilir.
Hastalarda ağrının günlük yaşam üzerine bazı sınırlayıcı etkileri olabilir. Yıkanma, tuvalet, lavaboda durma gibi tüm günlük yaşam hareketlerinin ağrı üzerine etkileri bu nedenle ayrıntılı olarak sorgulanmalıdır.
Boyun Ağrılı Hastaların Özgeçmişlerinin Sorgulanması
Ağrıyla başvuran hastaların özgeçmişlerinin sorgulanması mevcut hastalığın daha iyi tanımlanması için oldukça önem taşır. Bu amaçla daha önce geçirilmiş kaza veya düşmelerin tanımlanması gerekir. Geçirilen kazanın araç içi veya araç dışı trafik kazası olup olmadığı veya düşmenin ağaçtan, merdivenden veya herhangi başka bir yerden olup olmadığı, kazanın bir iş kazası veya ev kazası olup olmadığı sorulmalıdır. Yaralanmanın spor yaralanması, ateşli veya kesici silahlarla yaralanma hatta terör, kapkaç veya bir kavgadan sonra ortaya çıkıp çıkmadığı boyunda meydana gelen sorunun daha iyi anlaşılması için bütün ayrıntılarıyla sorgulanmalıdır.
Geçirilen kazanın tarihi, bu kazanın kişinin geçmiş yaşantısını etkileme derecesi sorgulanmalıdır. Bu nedenle hastanede yatma mecburiyeti, orada koma, yoğun bakım veya acilde müdahale olup olmadığı yine bilinmelidir. Yine kaza sonrası evde yatma zorunluluğu, iş gücü kaybı olup olmadığı ve geçirilmiş bu kazanın hastayı halen etkileyip etkilemediği yine yapılacak hasta sohbetlerinde gündeme gelmelidir.
Hastanın Gözlenmesi (İnspeksiyon)
Sorgulamadan sonra muayeneye alınan kişinin boyun yapısı önden, yandan ve arkadan dikkatle incelenmelidir. Bu amaçla; boyun bölgesindeki derinin özellikleri, boyun omurgası kavisinin değerlendirilmesi gerekir. Ayrıca boyunda varsa aşırı ve devamlı eğri duruşun özelliklerinin ortaya konmasının yanı sıra boyundaki lenf bezlerinin ve boyun çevresi adale yapılarının incelenmesi gerekir. Normalde boyunda eğimi içe doğru olan doğal kavis adale gerginliği, boyun fıtığı ve diğer bazı sorunlarda eğimini kaybeder ve düzleşir. Osteoporoz ve bambu hastalığında hem boyda hem de boyunda kısalma göze çarpar. Öte yandan ciltteki renk değişimleri, lenf bezlerindeki şişlikler, çeşitli nedenlere bağlı boyunda yana doğru eğrilmeler ve ciddi spazm tabloları söz konusu olabilir. Bazen boyun bölgesinin ön kısmında guatr denilen tiroid bezi hastalığına bağlı büyümeler görülebilir. Böyle bir durumda konunun uzmanı tarafından yapılan muayene ve testlerden sonra hastalığın tanısı kesinleştirilir ve gereken tedavisine başlanır.
Boyunda Özel Noktalara Elle Bastırılması (Palpasyon)
Muayenenin bu etabında, doktor ağrılı bölgelere elle bastırarak muayene yapar. Sırtüstü yatarken ve otururken boyun civarındaki kemikler ve eklemler tek tek kontrol edilir. Daha sonra boyuna ait 3 önemli kas grubu üzerine bastırılarak hassasiyet olup olmadığı değerlendirilir. Bu kaslar boyun omurgasının etrafını çevreleyen paraspinal kaslar, kafa tabanı, ön göğüs kemiği ve köprücük kemiğinin üçüne birden yapışan ve kafanın döndürülmesine yardım eden sterno kleido mastoideus adalesi ve boyundan sırt omurlarına kadar birçoğuna aynı anda yapışan omuzu kaldıran ve üniformalardaki apolet bölgesine denk gelen trapez adalesidir. Boyunda muayene sırasında şah damarı olarak bilinen karotis damarı da mutlaka incelenmelidir.
Boyun Hareketlerinin Değerlendirilmesi (Rom Muayenesi)
Hastanın hem kendi istemiyle aktif olarak hem de doktor tarafından pasif olarak boyun hareketleri bir açıölçer yardımıyla ölçülmeli ve sonuçlar hasta takip kartlarına işlenmelidir. Hastanın ileride olabilecek olumlu veya olumsuz gelişmelerini izlemeye de yarayacak bu kayıtlar çok önemlidir. Bu hareketler boyunun öne doğru (fleksiyon), geriye doğru (ekstansiyon), yanlara doğru (lateral fleksiyonlar) ve çevresi etrafında (rotasyonlar) döndürülmesidir. Boyun fıtığı, adale sorunları gibi birçok nedenle boyun hareketleri kısıtlanır. Bu hareketler sırasında kısıtlılığın yanı sıra ağrılar ortaya çıkar.
Nörolojik Muayene
Elbette ağrıların bir kısmı sadece boyunda iken bazılarında da kola doğru yayılma gösterebilir. Ağrı ve varsa beraberindeki uyuşmanın yayıldığı yer dikkatle incelenecek olursa sorunun hangi boyun omurları seviyesinde. olduğu anlaşılabilecektir. Örneğin el baş parmağına yayılan bir ağrı veya uyuşmanın 5. ve 6. boyun omurlarından kaynaklandığına karar verebiliriz. Şüphesiz muayene sadece bunlardan ibaret değildir. Boyun omurları arasından çıkan sinirlerin üzerinde sorun olup olmadığının anlaşılması için diğer yollar araştırılmalıdır.
Dirsek çevresine refleks çekiciyle vurularak sinir iletisi (kemik tendon refleksleri) değerlendirildiği gibi boyundan kola yayılan his duyusunun bir iğne ucuyla dikkatle kontrolü gerekir. Omurlar arasında herhangi bir nedenle oluşan sıkışmalarda kolda adale zayıflamasına bağlı güç kaybı ve kol çapında incelme olabileceği için boyun ve kola ait adalelerin tek tek güçleri kontrol edilir. Buna adale kuvvet testi adı verilir. Daha sonra her iki kol çevresi mezura yardımıyla ölçülerek adalelerde herhangi bir kalınlık farkı olup olmadığı mukayeseli olarak kaydedilmelidir.
Görüntüleme ve Laboratuvar Yöntemleri
Muayenesi tamamlanmış hastalarda doktor kafasında oluşturduğu hastalığa ait ön tanıyı netleştirmek arzusundadır. Bu nedenle gerekli görürse daha ileri tetkiklere geçebilir. Bunlar sırası ile şöyledir:
1- 4 yönlü boyun omurga grafileri
2- Boyun tomografisi
3- Boyun MR’I
4- Sintigrafi
Boyun ağrısına yol açan çeşitli nedenler arasında ayırıcı tanıya varabilmek için hekim hastalardan alınan kan örneklerinin laboratuvar analizlerine başvurmak isteyebilir. Yapılacak incelemeler aşağıdakilerden herhangi biri olabilir.
1- Biyokimya analizleri
2- Romatizma tahlilleri
3- Mikrobiyolojik analizler
Boyun ağrısı çeken ve özellikle kola doğru ağrısı yayılan hastalarda tanıya varmada elektrofizyolojik inceleme yöntemlerine başvurma gereği ortaya çıkabilir. Özellikle boyun fıtıklarının adale ve sinirlerde meydana getirdiği harabiyeti ortaya koyan bu yöntemin adı EMG’dir. EMG halk arasında adale ve sinirlerin elektrosu olarak bilinir.