Ağrılar ve Fizik Tedavi

AĞRILARA PAYDOS

FİZİK TEDAVİ YÖNTEMLERİ

Ağrı insanın var oluşundan itibaren başlar. Binlerce yıldır ağrının nedeninin bulunması ve başarılı bir şekilde tedavisi hekimlerin en büyük uğraşısı olmuştur.

Ağrıya karşı insanların yüzyıllar boyunca yaklaşımı hep birbirinden farklı olmuştur. Orta çağda ağrı bir cin çarpması olarak yorumlanırken eski Mısır’da ağrılara daha rasyonel bir şekilde bakılmaktaydı. O zamanlar Çin’de ise vücuttaki birbirinden farklı 365 noktaya metal iğneler batırılarak ağrılar için akupunkturla çözümler bulunmaktaydı. Tıp biliminin babası Hipokrat’ın şu sözleri ise çok önemliydi. “Öncelikle hastaya zarar vermemelisiniz”

İbni Sina (980-1063) ve Leonardo da Vinci’nin modern tip bilimine yaklaşımları çağdaşlarına kıyasla oldukça bilimsel nitelik taşımaktaydı. Bugün halen tedavide kullandığımız sıcak ve soğuk eski çağlarda çeşitli şekillerde tedavi amacıyla kullanılmaktaydı. Bugün halen pişmiş tuğlaların ısıtılarak ağrılı yere konulması alışkanlığı Anadolu’da binlerce yıldır devam eden geleneksel bir tedavinin uzantısıdır. Yine ağrılı bölgelere elle masaj yapılması, sorunlu yerlerin ovuşturulması veya çekilmesi eski dönemlerin tedavi arayışlarından bazılarıydı.

1800’lü yılların ikinci yarısında başlayan elektrik akımlarının insan vücudunda uygulanması çalışmaları 1900’lü yıllarda geliştirilmiş ve modern fizik tedavinin temelleri 1920’li yıllarda atılmıştır. Daha sonra birçok fizik tedavi aleti, fabrikasyon koşullarında standart olarak daha fazla sayıda imal edilmiş ve dünyanın birçok yerinde hastalara uygulanan tedavi yöntemleri arasına girmiştir. Kuşkusuz ülkemizde bunları kullanan hekimler olmuş ve 1950’li yıllarda sayısı daha da artmıştır. Burada resimlerini göreceğiniz fizik tedavi cihazları yıllar içerisinde özenle oluşturduğum koleksiyonum içerisinde yer almaktadırlar. Fizik tedavi 100 yılı aşkın süreden beri bilimsel ölçülerle yapılmakta olan bir tedavidir. Ülkemizde ilk defa Yalova kaplıcalarının ve bununla birlikte fizik tedavinin kurulmasında önder olan Prof. Dr. Nihat Belger’dir. Üniversite boyutunda ele alan ise Prof. Dr. Osman Cevdet Çubukçu’dur. İstanbul Tıp Fakültesinde Fizikoterapi kürsüsü adıyla çalışmalara başlamıştır. II. Dünya Savaşından sonra ortaya çıkan “rehabilitasyon” kavramının gereği olarak tüm klinikler sonradan “Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon ” ismiyle adlandırılmışlardır. Bugün 1800’ü aşmış Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon ” uzmanı ülkemizin çeşitli yerlerinde görev yapmaktadırlar.

FİZİK TEDAVİDE YANLIŞ BİLİNENLER

Günümüzde halen fizik tedaviyle ilgili bilinenler arasında çok yanlışlar olduğunu görmekteyiz. Bunları ortaya koymak ve sık sorulan soruları bu vesileyle cevaplamak istiyoruz. Sıklıkla sorulan sorulara doğru cevaplarla birkaç örnek vermek gerekirse;

1- Fizik tedavi alışkanlık yapar mı?

CEVAP: Kesinlikle, söz konusu değil. Bu sorunun sorulma nedeni hastaların fizik tedavi sonrası rahatlaması fakat aradan bir süre geçtikten sonra sorunların yeniden tekrarlamasıdır. Bunun nedeni, hastalığın ilk başlamasıyla doktora giden ve buna çözüm arayan insan sayısı çok azdır. Genelde hastalık eskitildikten sonra doktora başvurulur. O zaman da yapılan tedavinin etkisi o kadar uzun süreli olmaz. Elde edilen olumlu sonuca ulaşmak için belli aralıklarla fizik tedavi seansları almak gerekir. O halde hastalıklarımızı eskitmeden tedavi ettirirsek bu problemi halletmiş olacağız.

2- Fizik tedavi felçlere yol açar mı?

CEVAP: Hayır. Tersine fizik tedavi ve rehabilitasyon yöntemleri felçlerin tedavisinde kullanılmaktadır. Bu fıtık ameliyatlarının tartışmadan kabul etmesi için hastalara söylenen bir masaldır. “Ameliyat olmazsan felç olursun!” sözüyle hastalar korkutulmaktadır.

3- Fizik tedavi kemik erimesine (Osteoporoza) yol açar mı?

CEVAP: Elbette hayır. Osteoporoz hastalığı çeşitli nedenlerle ortaya çıkan bir hastalıktır. Fizik tedavi olanlarda değil menopoz çağına giren birçok kişide başlayan metabolik bir hastalıktır. Yalnız osteoporozun tedavisinde bazı fizik tedavi uygulamalarında sınırlamalar söz konusudur. Fakat başka bir fizik tedavi yöntemi olan ultraviyole ışınları diğer seçeneklerin yanı sıra osteoporozda kullanılan bir tedavi yöntemidir.

4- Fizik tedavi sadece orta yaşlılara mı yapılır? Genç, çok yaşlı hatta çocuklara bu tedavileri yapmak sakıncalı mıdır?

CEVAP: Fizik tedavi hemen her yaşta gerekli olduğu takdirde yapılmasında sakınca olmayan bir tedavidir. Zira erkenden tedaviye alınmazsa kronikleşecek hastalıklar nedeniyle yaşı genç diye fizik tedaviden kaçınılan hastada hastalık kronikleşecek ve ileride her yıl tedavilerin tekrarlanması gerekecektir.

 5- Fizik tedavinin mevsimi var mıdır? Kışın fizik tedavi yapmak sakıncalı mıdır?

CEVAP: Fizik tedavinin yapılma mevsimi diye bir kural yoktur. Hastalık belirtilerinin olduğu her mevsimde tedavi yapılabilir.

Bu yanlış inanışın nedeni eskiden sadece sıcak tedaviler yapılırken kendini koruyamayan hastalar söz konusuydu. Bir de hasta yoğunluğu fazla olan kurumlarda, tedavi yapılanlara gösterilemeyen itina eksikliği de buna yol açmaktaydı. Günümüzde kar yağarken bile fizik tedavi yapılabilir. Dış hava şartlarından tedavi olmasa dahi korunması gereken hastaların bu tedavi sırasında aynı özeni daha da fazla göstermesi olabilecek sorunları önleyecektir.

6-Romatizma hastaları genelde üşümeye meyilli olduklarından dolayı bu kişilere sadece sıcak uygulamalar içeren fizik tedavi yapılması uygun mudur?

CEVAP: Bazı iltihaplı romatizmalarda hasta üşüse bile sorunlu eklemin üzerine sıcak tatbik etmek yanlış bir uygulamadır. Tersine o ekleme soğuk uygulamak gerekir. Çok kalın giyinen ve bu nedenle fazlaca terleyen hastaların sorunları bir kat daha artacaktır. Çevredeki hava şartlarını herkesten fazla algılayan bu hastalar fazla giyinseler bile bu sorunu hissedeceklerinden terlemenin getirdiği sorunlardan kurtulmaları için aşırı giyinmemeleri yararlarına olacaktır.

7- Fizik tedavinin kansere neden olduğu doğru mudur?

CEVAP: Bunun nedeni hastalara söylenen bir aldatmacadır. Kanser nedeniyle radyoterapiye alınacak hastaların neredeyse hepsine hastalıklarının romatizma olduğu ve tedavi için de fizik tedavi yapılacağı söylenir. Maalesef kanser bazen çaresizdir. Kaybedilen hastaların bu yanıltmaca nedeniyle “hasta, fizik tedavi olduğu için kansere yakalandı ve kaybedildi” diye yanlış olarak algılanmaktadır.