Obezite Cerrahisi

OBEZİTE NEDİR ?

Obezite, vücutta anormal miktarda yağ birikmesine obezite denir. Obezite aşırı gıda alımı, fiziksel aktivite eksikliği, sedanter yaşam ve genetik faktörlerin bir kombinasyonu sonucunda oluşur.Bunların dışında bazı hormonal hastalıklar da obeziteye sebep olur. Obezite vücut kitle endeksi ile derecelenir. Vücut kitle endeksi 30’un üzerinde ise obeziteden bahsediyoruz ve obezite cerrahisine aday hastaları oluşturuyor.

OBEZİTE SEBEPLERİ?

Obezitenin pek çok nedeni olmakla birlikte en yaygın nedeni aşırı yemek yemektir. İnsanlar yaktıklarından daha fazla kalori aldıklarında kilo alırlar. Obezitenin diğer nedenleri arasında genetik, bazı tıbbi durumlar ve birtakım ilaçlar yer alır.

Obez olan insanlar genellikle daha yavaş bir metabolizmaya sahip oldukları için kilo vermekte zorlanırlar. Bu, obez olmayan insanlardan daha yavaş kalori yaktıkları anlamına gelir. Genetik de obezitede rol oynayabilir. Ebeveynleriniz veya büyükanne ve büyükbabanız çok kilolu ise, obez olma olasılığınız daha yüksek olabilir.

Bazı tıbbi durumlar da obeziteye neden olabilir. Bunlar hipotiroidizm, cushing sendromu ve polikistik over sendromunu içerir. Kilo alımına neden olabilecek ilaçlar arasında steroidler, doğum kontrol hapları ve bazı antidepresanlar bulunmaktadır. Ve tabiki obez iseniz, başka sağlık sorunları geliştirme riskiniz de vardır. Bunlar kalp hastalığı, inme, tip 2 diyabet ve belirli kanser türlerini içermektedir. Obezite ayrıca eklem sorunlarına, uyku apnesine ve sosyal ve duygusal sorunlara yol açabilir.

Eğer obez iseniz, kilo vermenin yolları hakkında doktorunuzla konuşmalısınız. Az miktarda kilo vermek bile diğer sağlık sorunlarına yakalanma riskinizi azaltmanıza yardımcı olabilir. Ya da belkide bu sorunun kökten çözümü için obezite ameliyatlarını düşünebilirsiniz.

OBEZİTE CERRAHİSİ NEDİR?

Obezite cerrahisi diğer adıyla bariatrik cerrahi, obez olan ve obeziteye bağlı hastalıkları olan (kalp damar hastalıkları, ağır diyabet, kireçlenme, eklem problemleri, solunum problemleri) kişilerin sindirim sistemi ile ilgili olarak yapılan bir ameliyattır. Vücut kitle indeksi 35 veya daha fazla olması gerekir. Hangi cerrahi yöntemin kullanılacağı hastadan hastaya değişir. Diğer tüm tedavi yöntemlerini (diyet programı, egzersiz programı, davranış değişikliği, ilaç tedavisi) denemiş ancak başarılı olamayan hastalarda cerrahi düşünülür.

OBEZİTE AMELİYATI ÇEŞİTLERİ

Her birinin kendine göre avantajları ve dezavantajları olan birçok obezite cerrahisi türü vardır. En yaygın türleri;

  • Tüp mide ameliyatı
  • Mini gastrik bypass
  • Gastrik bypass

KİMLER OBEZİTE AMELİYATI OLMAYA UYGUNDUR?

Bir kişinin obezite ameliyatları için uygunluğuna katkıda bulunan birçok faktör vardır. En önemli faktör kişinin vücut kitle indeksidir (VKİ). 35 veya daha fazla bir BMI, morbid obez olarak kabul edilir. Bir kişinin obezite cerrahisi için uygunluğuna katkıda bulunan diğer faktörler, kişinin yaşı, sağlık geçmişi ve kilo verme motivasyonunu içerir. Obezite cerrahisi herkes için değildir. Ancak diğer tüm kilo verme seçenekleri tükendikten sonra düşünülmesi gereken ciddi bir operasyondur.

MORBİD OBEZİTENİN CERRAHİ TEDAVİSİ

Laparoskopik cerrahi alet ve tekniklerinin gelişmesi diğer taraftan morbid obez hastalarının laparoskopik (kapalı) cerrahi teknikler ile tedavi edilmesi fikrini güçlendirdi ve sonunda 1983 yılında ilk defa şişmanlık cerrahisi kapalı olarak gerçekleştirildi. 1993 yılında ilk mide kelepçesi piyasaya çıktı ve 1995 yılında Fransa’damide kelepçesi takılan ilk hasta serisi yayınlandı. Mide baypas operasyonları 1998 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde rutin olarak kullanılan bir cerrahi haline geldi.

Obezite nedeniyle birçok hastalığın ortaya çıkma olasılığı ciddi bir şekilde artmaktadır. Bu hastalıklar arasında en çok bilinenleri yüksek tansiyon ve kalp-damar hastalıklarıdır. Birçok bilimsel araştırma kilonun artması ile kan basıncının yükselmesi arasında direkt bir ilişki olduğunu ispatlamıştır. Buna şişmanlığa bağlı kan yağlarının yükselmesi ilave olduğunda damar sertliği, çeşitli vücut bölgelerindeki damar tıkanıklıkları ve kalp hastalıklarının sıklığı ciddi bir şekilde artış gösterir.

TÜP MİDE AMELİYATI

Tüp mide ameliyatı, midenin büyük bir kısmı cerrahi bir operasyon ile çıkartılması şeklinde yapılır. Laparoskopik, yani karın duvarı kesilmeden, küçük deliklerden özel aletler ile girilerek yapılır. Bu sayede vücudumuz fazla strese maruz kalmaz ve tüp mide ameliyatı sonrası iyileşme, günlük yaşantıya dönüş oldukça hızlı olur.

MİDE BYPASS AMELİYATI

Amerika’da 5 yıl öncesine kadar en sık tercih edilen yöntemdir. Tüp mide ameliyatının yaygınlaşması ile ikinci sırada tercih edilen yöntem olmuştur. Bu yöntemde mide hemen yemek borusu girişinin altından ikiye bölünerek küçük bir mide poşu oluşturulur. Bu ameliyatta mide küçültme ameliyatının aksine midenin herhangi bir parçası çıkartılmaz. Oluşturulan yeni küçük mide, ince barsak ile birleştirilerek; gıdaların büyük mide ve ince barsağın ilk kısmını bypass etmesi sağlanır. Bu sayede hem az yemekle doyma hem de alınan gıdanın daha az emilmesi amaçlanır.

TÜP MİDE AMELİYATI KİMLERE YAPILIR?

Tüp mide ameliyatları, genellikle ileri derecede obezite problemi olan ve diyet, spor gibi yöntemlerle kalıcı kilo verimini sağlayamayan kişilere uygulanan bir yöntemdir. Obezitenin derecesini belirlemek için en sık “vücut kitle indeksi” denen, kilomuzun boyumuza oranlanması ile elde edilen bir rakam kullanılır. Örnek olarak 2 metre boyunda 160Kg ağırlığındaki bir kişinin VKİ’si:

  • Boyun karesi 2×2=4,
  • Kilo/boy’un karesi 160/4= 40 olarak belirlenir.

VKİ’nin normal oranları yaşa göre değişim göstermektedir. 19 – 25 arası sağlıklı aralık olarak kabul edilir. VKİ değerleri: 25 üzeri kilolu, 30 üzeri 1.derece obezite, 35 üzeri 2. derce obezite, 40 ve üzeri 3. derece obezite olarak kabul edilir. 35 ve üzerindekiler yandaş hastalıkları varsa, 40 üzerinde olanlar ise yandaş hastalık olmasa bile cerrahi tedavi için uygun olarak değerlendirilirler. Kas kütlesi çok olanlarda VKİ tek başına yanıltıcı olabilir. 30 – 35 arasında olup obezite ile alakalı yandaş hastalığı olanlardaki durum tartışmalıdır. Bu konudaki otorite derneklerden “Amerikan Metabolik ve Bariatrik Cerrahi Derneği” 1. derece obezitede cerrahi yaklaşımın, deneyimli cerrahlar tarafından, her hasta için özel değerlendirme yapılmasını önermektedir.

Yaş aralığı açısından mide küçültme ameliyatları kimlere yapılır sorusunun cevabı; mide küçültme ameliyatı için yaş aralığı 18 – 65 olarak verilmektedirPsikiyatrik hastalık durumunda ise psikiyatristin onayı alınmak kaydıyla hastalığı kontrol altında olan kişilerde mide küçültme ameliyatı uygulanabilmektedir.

TÜP MİDE AMELİYATI RİSKLERİ

Ameliyat olmak isteyenler en çok mide küçültme ameliyatı riskleri konusunda endişelenmektedir. 10 yıl öncesinde tüp mide ameliyatları sonrasında komplikasyon oluşma oranları yaklaşık %2-5, ölüm oranları ise binde 2 olarak bildirilmişti. Günümüzde bu oranlar gelişmiş merkezlerde binde 1’in altına inmiş durumda. Obezite cerrahisi, gelişen teknoloji ve zaman içerisinde cerrahların artan deneyimi sayesinde mide küçültme ameliyatı riskleri azalmış ve daha güvenli olmuştur.

Komplikasyonların başında kaçak ya da diğer adıyla sızıntı gelmektedir. Uygun tedavi teknikleri uygulanırsa daha kısa sürede ve tekrar ameliyat gerekmeksizin sızıntı tedavi edilebilir. Yine ameliyatı uygun bir hastanede ve deneyimli bir ekip tercih ederek yaptırmak hem kaçak riskini en aza indirir hem de olması durumunda tedavi olabilme ve düzelme şansınızı önemli ölçüde artırır.

Emboli, yine çok konuşulan ve sadece obezite cerrahisi ile ilgili olmayan, diğer tüm ameliyatlar sonrasında görülebilen, büyük olduğunda hayati tehlike oluşturabilen mide küçültme ameliyatı riskleri arasında yer alır. Burada yine en önemli konu emboli oluşma riskini en aza indirecek tedbirleri almaktır. Bunların başında kan sulandırıcı ilaçları kullanmak, ameliyat esnasında bacaklar etrafına sarılan ve aralıklı hava kompresyonu ile kan dolaşımını destekleyen cihazın kullanımı emboli riskini en aza indirecektir. Ameliyattan çıkan hastanın erken yürütülmesi yine emboli riskini azaltacak önlemlerden biri olacaktır.

Tüp mide ameliyatı riskleri arasında yer alan kanama, çok sık olmasa da karşılaşılabilen durumlardandır. Çoğu zaman kendiliğinden durur, bazen kan vermek gerekebilir. Nadir olarak hastanın tekrar ameliyata alınması gerekebilir. Çoğu zaman hayati tehlike oluşturmaz.

TÜP MİDE AMELİYATI SONRASI

Konusunda uzman bir cerrah tarafından yapılması gereken mide küçültme ameliyatı, hastanın duruma göre birkaç gün hastanede kalmayı gerektirir. Hastaneden çıkıldıktan sonra evde ağır iş yapmadan birkaç günlük dinlenme sonrasında, iş ve sosyal hayata devam edilebilir. Ameliyat sonrasında hastanın iştahı eskisi ile kıyaslanamayacak kadar azalacaktır. Mide küçültme ameliyatı sonrası öncelikle sıvı ile başlayıp, sonrasında püre yapılmış gıdalar ile beslenmesine devam eden hastalar, 6. Haftada katı gıdaya geçebilmektedirler. Mide küçültme ameliyatı sonrası beslenme planı ile ilk altı ay içinde hastalar etkili şekilde kilo vermektedir. İlerleyen zamanlarda mide küçültme ameliyatı sonrası beslenme yine diyetisyen eşliğinde programlanmalıdır. Operasyon öncesindeki beslenme tarzına geri dönen hastalarda, midenin tekrar genişlemesi olmaksızın kilo almak mümkündür. Bu durum diyet ile kontrol edilemez ise mide küçültme operasyonu tekrarlanabilir ya da “bypass” türü alınan gıdanın emilimini de azaltan ikinci revizyon ameliyatı yapılabilmektedir.

TÜP MİDE AMELİYATI SONRASI BESLENME

Obezite cerrahisi sonrası beslenmede erken dönem öncelikle berrak ve kıvamlı sıvılar ile başlamaktadır. Mide küçültme ameliyatı sonrası sıvı döneminde besin alımının başladığı ilk günden itibaren açık sıvıdan koyu sıvıya doğru geçiş sağlanmaktadır. Bu dönem ilk 2 haftayı kapsamaktadır. 3. ve 4.Hafta püre ve yumuşak katı dönemi olarak devam etmektedir. Mide küçültme ameliyatı sonrası beslenme planı ilk bir ay için normal beslenmeye geçiş süreci olarak düzenlenmiştir.

Mide küçültme ameliyatı sonrası protein kaynakları beslenmede en çok tüketilmesi istenen gruptur. Bu nedenle sıvı dönemde tüketimine önem verilmektedir. Hastanede ilk olarak su, %100 elma suyu ile sıvı alımına başlanmaktadır. İlerleyen günlerde açık şekersiz çay, et/tavuk suyu şeklinde devam edilmektedir. Taburculukla beraber evinizde ilk 7 gününüz için hastanedekiyle aynı berraklıkta sıvılar tüketilmelidir. Evde devam edeceğiniz sıvılar ilk günlere ek olarak; ayran, light süt veya laktozsuz süt, 5. Günden itibaren başlayabileceğiniz, bakliyat, un, salça içermeyen süzülmüş çorbalar, %100 meyve suları ve şekersiz komposto şeklindedir. Mide küçültme ameliyatı sonrası sıvı dönemin 2. Haftasında kıvamlı sıvılara başlanabilir. 7. Günden itibaren süt ürünleri sulandırmadan da tüketilebilmektedir. Mide küçültme ameliyatı sonrası protein ihtiyacını yeterli miktarda karşılamak için protein tozu tuketilmeye başlanmalıdır. Bu dönemde rafadan yumurta, yumuşak peynir, çılbır, omlet gibi yumuşak katı denemeleri, kişilerin besinleri tolere edebilme durumları değerlendirilerek, denenmektedir. Katı et ve tavuk parçaları içermeyen çorbalar (10. Günden itibaren terbiye edilebilir) blenderize edilerek tercih edilebilmektedir.

Mide küçültme ameliyatı sonrası püre dönemi 3 ve 4. haftaları kapsamaktadır. Bu dönemde az yağlı, blenderize yiyecekler tüketilmelidir. Protein tozuna devam ederken et ve tavuk suları ile zenginleştirilmiş sebze püreleri tercih edilmelidir. Ayrıca et ve tavuk parçaları blenderize edilmemelidir. Et grubundan sadece balık eti yumuşak şekilde 21. Günden itibaren tüketilebilir. Obezite cerrahisi sonrası erken dönemde tüketilmemesi gereken besinleri midenin iyileşme sürecini olumsuz etkileyen ve sindirimi zor olan besinler olarak ikiye ayrılmaktadır. Örneğin asitli-gazlı içecek, türk kahvesi ve kafeinli kahveler, yağ ve yağlı yiyecekler, sofra şekeri ve şekerli yiyecekler, acı sos veya baharatlar sindirimi zor katı besin olarak et, tavuk, kuru baklagiller, çiğ sebzeler tüketilmemelidir. Obezite cerrahisi sonrası yemek tarifleri ile tat duyusundaki değişmeler kontrol altına alınabilmektedir. Bu noktada diyetisyeninizle iş birliği içinde olmanız oldukça önemlidir.

MİDE KÜÇÜLTME AMELİYATI SONRASINDA HASTANIN HAYATI NASIL DEĞİŞİR?

Mide küçültme ameliyatının amacı, mide hacmini küçültmektir. Küçülen mide hacmi nedeniyle, erken tokluk hissi oluşmakta ve bu sayede gün içerisinde alınabilen gıda miktarı önemli derecede azalmaktadır. Mide küçültme ameliyatı sonrasında gıda tüketimi yaklaşık olarak ¾ oranında azalmaktadır. Mide küçültme ameliyatı sonrasında beslenme şekline dikkat edilmediğinde mide tekrar genişlemese bile kilo alımı olabilmektedir. Buna izin vermemek için ameliyat sonrası hastanın profesyonel bir ekip tarafından düzenli bir şekilde takibi esastır. Başarı, düzgün bir ameliyat kadar, mide küçültme ameliyatı sonrası uygun bir takiple mümkündür.

OBEZİTE AMELİYATI HAKKINDA SIK SORULAN SORULAR

Obezite ameliyatı yaptırmayı düşünüyorsanız, muhtemelen sizi nelerin beklediğini merak ediyorsunuzdur. İşte ameliyat ve iyileşme süreci hakkında sık sorulan bazı sorular.

AMELİYAT NE KADAR SÜRER?

Ameliyatın kendisi genellikle sadece yaklaşık bir saattir. Ancak iyileşmek için birkaç gün hastanede kalmanız gerekir.

AMELİYATIN RİSKLERİ NELERDİR?

Her ameliyatta olduğu gibi, bazı riskler vardır. Bunlar kanama, enfeksiyon ve kan pıhtılarını içerir. Bununla birlikte, riskler genellikle çok düşüktür.

NE KADAR KİLO VERECEĞİM?

Çoğu insan fazla kilolarının yaklaşık %50-75’ini kaybeder. Ancak bu, sahip olduğunuz ameliyatın türüne ve kişisel durumunuza bağlı olarak değişebilir.

AMELİYATIN YAN ETKİLERİ NELERDİR?

En yaygın yan etkisi mide bulantısı ve kusmadır. Bu genellikle geçicidir ve birkaç gün içinde geçer. Diğer yan etkiler ishal, kabızlık ve saç dökülmesini içerebilir.

OBEZİTE AMELİYATINDA YAŞ SINIRI VAR MI?

Obezite cerrahisinde yaş sınırı yoktur. Obezite cerrahisi çocuklardan yaşlılara kadar her yaştaki kişiye uygulanabilir. Ancak genellikle zorunlu olmadıkça 18-60 yaş aralığındaki hastalar için uygulanmaktadır. Ameliyat olma kararı, obezitenin şiddeti, başka sağlık sorunlarının varlığı, kişinin ameliyat sonrası bakıma uyum gösterebilmesi gibi birçok faktöre bağlıdır.

OBEZİTE AMELİYATININ RİSKLERİ

Her ameliyatta olduğu gibi obezite ameliyatlarında da birçok risk bulunmaktadır. Bu riskler enfeksiyon, kanama, kan pıhtıları ve pulmoner emboli içerir, ancak bunlarla sınırlı değildir. Ayrıca ameliyat sırasında mide veya bağırsakların delinme riski vardır. Obezite cerrahisi, vücudun besinleri emme biçiminde değişikliklere neden olabileceğinden, yetersiz beslenme riskiyle de ilişkilidir.

Obezite cerrahisinin riskleri yapılan ameliyatın türüne göre de değişmektedir. Örneğin gastrik bypass ameliyatı, tüp mide ameliyatına göre daha yüksek yetersiz beslenme riski taşır. Ek olarak, gastrik bypass ameliyatı, tüp mide ameliyatından daha yüksek kanama ve enfeksiyon gibi komplikasyon riski ile ilişkilidir.

Obezite cerrahisinin risklerini ameliyat olmadan önce doktorunuzla konuşmanız önemlidir. Ek olarak, riskleri en aza indirmek için ameliyattan sonra doktorunuzun talimatlarına dikkatlice uymanız gerekmektedir.

OBEZİTE CERRAHİSİNDEN SONRA KİLO ALIR MIYIM?

Obezite cerrahisini düşünenler tarafından sorulan yaygın bir soru, ameliyattan sonra tekrar kilo alır mıyım? Bu soruya verilebilecek en iyi cevap ise, duruma bağlı cevabıdır.

Geçirdiğiniz ameliyatın türü, ameliyat sonrası diyet ve egzersiz planınıza ne kadar bağlı kaldığınız ve genel sağlığınız da dahil olmak üzere, obezite ameliyatlarından sonra tekrar kilo alıp almayacağınızı etkileyecek bir dizi faktör vardır.

Bununla birlikte, genel olarak konuşursak, obezite cerrahisi geçiren çoğu kişi kaybettikleri kiloları genellikle geri almazlar. Birçok insan uzun vadede önemli bir kilo kaybını sürdürmektedir. Tabii ki kilo kaybı, obezite cerrahisinin tek faydası değildir. Ameliyat ayrıca tip 2 diyabet, uyku apnesi ve yüksek tansiyon gibi bir dizi sağlık sorununun iyileştirilmesine veya çözülmesine yardımcı olabilmektedir.

Obezite ameliyatları yaptırmayı düşünüyorsanız, tüm potansiyel riskler ve faydalar hakkında doktorunuza danışmanız gerekmektedir.